29 Ağustos 2015 Cumartesi

Blues Perişan Kütüphanesi’ne Katkı 22

Oktay Akbal
Çizim: Aptulika

Oktay Akbal’ın Ardından
Geçen ay Fikret Otyam’ı yitirmiştik. Ardından bir yazı yazmak istemiştim. Aslında o daha ölmeden bir iki ay öncesi Orhan Kemal ile mektupları kitabını okumuş aldığım keyif üzerine yazmak istemiş geciktirmiştim. Hatta yazıyı az biraz hazırlamış ama yayınlamaktan kaçınmıştım. Böylesi güzel bir kitabın yazısı daha itinalı olması gerekir diyerek ertelemiştim. Erteleye erteleye aylar geçecek ve Fikret Otyam’ı yitirecektik. Ogün de yazıya tekrar devam etmek açıkcası içimden gelemedi. Biraz kırgın ve de umut yitimindeydim. Yazsam da kimse Fikret Otyam’ın ve Orhan Kemal’in değerini anlamayacaktı. Boşa kürek çekmekten bıkmıştım artık.
Günler geçti ve dün ikindi vaktı televizyon ekranın altında “Oktay Akbal’ı kaybettik” yazısın görünce içim bir kez daha kavruldu. Hayatımdan bi kesit daha gitmişti.
Şöyle bir düşündüm ilk gençliğimden bu yana bu ülkenin öyle değerleri gitmişti ki. Bir çoğu da eceliyle değil, hain pusularda ya da zindanlarda. Resim okumak için Akademi hayalleri içinde yüzdüğüm 16, 17 yaşlarımda “Sanatın Öyküsü” kitabını dilimize kazandıran Bedreddin Cömert faşişt namlularca aramızdan alınmıştı. Oysa ki üniversite yıllarımızda onun çevirdiği “Sanatın Öyküsü” kitabı olmasaydı çok ama çok şey eksik kalacaktı. Cömert genç yaşında bir üniversite hocasıydı, bu ülkeye de çok şey verdi. O bizden alındı ama yerine yenisi gelmedi. Aynı yıllarda Cavit Orhan Tütengil”in fotografı aklıma kazınmıştır ve hiç bir zaman çıkmaz. Cavit Orhan Tütengil bir profesördü ve kanlar içinde yok edilmişti. Biz gençtik ve bir iki yıl sonra üniversitelere gidecektik ama değerlerimiden yoksun kalıyorduk. Sonra 12 Eylü günleri artık üniversiteliydik, bu sefer de yeni tırpanlar. Ardında bir çok aydınımız hain tuzaklarda feda edilecekti birbiri ardına.
Öyle yoksullaştık ve geldik bugünlere. Bu yoksulluk cepteki para değildi. Bu yoksulluk umuttaydı,akıldaydı, sanattaydı. Üstüne üstlük bir zamandan sonra bu yoksulluk da farkedilmeyecek ve bunların dışındakini servet sanacaktık. Artık o bilim insanlarını, yazarları,sanatçıları sokak ortasında faşişt namlularla öldürmüyorlardı. Ya işten atıyorlardı ya da ilgisizliğe mahkum ediyorlardı.
12 Eylü karanlığı bugün bilinir ama onun öncesi 12 Mart’dır, yani o seksenlerin karanlığına giden yolun 10 yıl evvelsi. O günde birileri “Ülkenin kültürel gelişimi, ekonomik gelişimin üzerine çıkmıştır” diyerek yönetime el koyacaktı. Tarihler 68’li yılların nihayeti olarak 70’lere varıyordu ve birileri hayatımıza yön veriyordu. Aydınlanma vesaire hak getire. Sonrasında 12 Eylül karanlığı ve gele gele bugünlere yani çölleşme.
12 Eylül günlerinden hafızama kazınan isimlerden biriydi Oktay Akbal. 70’li yıllarda eve giren gazete Milliyet’di sonrasında buna Cumhuriyet de eklenecekti. Cumhuriyet gazetesinde Oktay Akbal’ı görürdüm ama babam daha çok severdi. Ben o zaman onu o kadar devrimci bulmazdım.
O yargımın geçtiği yıllardan bu yana kadar tanıdığım asıl devrimcinin Oktay Akbal olduğunu anlayacaktım. Yazdığı yazılardan biri diktanın tırpanına takılacaktı ve onu da içeri alacaklardı.
Ogünden bu güne kadar onun  gazetedeki köşe yazıları her daim içime bir umut serpecekti. Sadece bir köşe yazarı olarak değil, bir edebiyatçı olarak da kitapları benim için bir tutkuya dönecekti.
Bir ara Cumhuriyet gazetesinde ben de çalışacaktım. Onunla aynı yerde çalışmanın zafer madalyasını aklımca taşıyacaktım.  

Oktay Akbal ardında

 Akşam Kuşları: Bütün Öyküleri 2
Atatürk Yaşadı mı?
Aşksız İnsanlar (Hikâye)
Batık Bir Gemi
Bayraklı Kapı: Bütün Öyküleri 1
Berber Aynası (Hikâye)
Bizans Definesi(Hikâye)
Düş Ekmeği
Ey Gece Kapını Üstüme Kapat
Garipler Sokağı
Güzel Düşlerin Sonu
Hücrede Karmen
İlkyaz Devrimi(Hikâye)
İnsan Bir Ormandır
İstinye Suları(Hikâye)
Karşı Kıyılar
Lunapark (Hikâye)
Önce Ekmekler Bozuldu(Hikâye)
Suçumuz İnsan Olmak (Cumhuriyet Kitapları)
Tarzan Öldü(Hikâye)
Yalnızlık Bana Yasak(Hikâye)
Yazmak Yaşamak (Cumhuriyet Kitapları)
Sancak Kırmızısı

Gibi roman ve öykü,


Anılarda Görmek
Cüce Çeşme Sokağı Nerde?
Hiroşimalı Masahi Nii
Kırmızı Tenteli Tramvay Babıali'de 50 Yıl
Şair Dostlarım
Şairlere Ölüm Yok
Hiroşimalar Olmasın

Gibi anı,
Bir de Simit Ağacı Olsaydı
Ölümsüz Oyun
Dost Kitapları
Geçmişin İçinden
Kanatlı Sözler Uçar mı?
Konumuz Edebiyat
Odamda Bir Güvercin
Önce Şiir Vardı
Senin Adın Aşk
Sözcüklerle Yolculuk
Temmuz Serçesi
Yaşam Bir Uzlaşmadır
Yaşasın Edebiyat
Yazar Bir Tanıktır
Yeryüzü Korkusu
Yüzyıldır Umutsuzluk
Zaman Sensin

Gibi deneme,


Dondurmalı Sinema
Yeşil Ev

Gibi çocuk

Kitapları bıraktı.

Birileri okusun diye bekler bizi.

APTULİKA

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...