31 Ocak 2015 Cumartesi

Plağın yükselişi

Plağın yerini CD’nin alışından bugüne çeyrek asıra yakın bir zaman geçti. 2014’ün Aralık ayında İngiliz müzik endüstrisi yıl sonu sebebiyle yaptığı dökümde plak satışlarının 18 yıl içinde en yüksek satışa ulaştığı haberini veriyordu. Böylece Avrupa’da 2014’ün albüm satışlarında plak, CD satışının üzerine çıkmıştı. Bu hafta da ABD müzik endüstrisi de plak satışlarında yıl sonu itibarıyla plak satışlarının yüzde 52’lik bir artış yaptığını açıklayacaklardı.





Plaktan kasete yeni albümleri kaydettirip, dinledikten sonra beğenirsek para biriktirip o albümün plağını aldığımız yıllardı. Elimizden geldiğince plak topluyor ve bundan da derin bir haz alıyorduk. O zamanlar bir arkadaşım elimdeki plakları görünce, alaycı bir şekilde, “Hala çıtırtılı plak mı dinliyorsun, ben eve CD player aldım. İnan bana çalmaya başladığında gözünü kapadın mı odanın içinde konserde gibi oluyorsun.” diyecekti. Teknolojinin geldiği noktayı biliyorduk. Eh bir kaç yerde CD denilen bir şeyin çıktığını okumuştuk ama bu kadar yakınımıza geldiğini bilmiyordum. 80’li yılların sonuydu bir ara davul bile elektro olmuştu, “davul makinesi” diye bir ad da takmışlardı. Öyle akla ziyan bir ses çıkıyordu ki, sormayın gitsin. Ne makine ne elektro ne varsa bildiğimiz bateride vardı. Zaten bu “davul makinesi” denen moda bitecek güzelim davulcular akustik tınıdaki bildiğimiz baterilerine kurulacaklardı. Herneyse artık herşey başka bir şey olmuştu. Konserlerde fişi olmayan mikrofonlar ara sıra kesiliyor olsa da hayatımıza girmişti.

O zamanlar CD göklere çıkartılıyordu. Öyle maharetleri sunuluyor, methiyeler düzülüyordu ki, güzelim plaklar mahsun mahsun bakar olmuştu. Neler denilmiyordu CD için… “Plak gibi çıtırtı yapmıyor.”… “kaset gibi kısa ömürlü değil, sonsuza kadar korunabiliyor”… “En kaliteli ses onda”… daha neler neler denildi. Bir ara plak gibi atlatmaz bile denildi, CD için. Yalan da değildi atlatmıyordu ama fena halde takılıyordu. İlk CD çalar’ı aldığımda üç yıl sonra taktığım CD’den ses gelmiyordu. Bir tamirciye götürdüğümde ise baktı ve aldığım cevap, “gözü bozulmuş, CD’yi okuyamıyor” olmuştu.  Kısacası bela bir şeydi ve ben gene plakları ve pikabı evde tutmuşum, gene ona dönüp, müziğin keyfini çıkarmıştım.

Sıkıştılmış müzik
O günlerden bugünlere çok uzun zaman geçti artık CD değil, sıkıştırılmış müzik çakmaktan da ufak şeylere yığmaca doldurulup dinleniyor. Bunun adına da MP3 denildi. İndir bindir dinliyorsun. Bu sıkıştırılmış haldeki müziklerin on binlercesini cebinde taşıyorsun ve yer kaplamıyor. Ancak bu sıkıştırma hadisesinde ölçüyü kaçırırsanız müzik sesi tenekeleşiyor ama kimin umrunda hayat böyle akıp gidiyor.
Plağın yerini CD’nin alışından bugüne çeyrek asıra yakın bir zaman geçti. 2014’ün son ayında The Guardian’ın internet sitesinde yayınlanan bir haberde 18 yıl sonra plak satışlarının arttığı belirtiliyordu. İngiliz müzik endüstrisi yıl sonu sebebiyle yaptığı dökümde plak satışlarının 18 yıl içinde en yüksek satışa ulaştığı haberini veriyordu. 2014’ün albüm satışlarında plak, CD satışının üzerine çıkmıştı.
Plağa rağbetteki artışın ilk belirtileri geçen yıl farkedilmiş. 2013’te 780 bin satış yapan plak formatı bu yılın Aralık ayının sonunda 1 milyon 200 bin rakamına ulaşacağı tahmin ediliyormuş.

“Post – dijital dönem”
İngiliz müzik firması Rough Trade’in yöneticisi Stephan Godfroy, bu yılın CD satışında inanılmaz düşüşe dikkat çekerken plağa talebin yüzde 49 artış gösterdiğini belirtiyor. Goldfroy açıklamasında yetişkinler için plak nostaljik bir etkisiye sahip ve bu yüzden talep edilse de genç kuşağın  dinleme zevki açısından yeni farkettikleri plağı tercih ettiklerini sözlerine ekliyor. Godfroy basına yaptığı açıklamayı da şu sözlerle tamamlıyor: “Dijital indirme ve cep telefonları müziği kolay elde edilebilir ve taşınabilir kılıyor ama plak gibi kaliteli bir sese sahip olamıyor. Post -Dijital dönem diyebileceğimiz bu yeni çağda gerçek değer öne çıkacak.”
İngiltere’de yapılan bu araştırma sadece plak satışındaki rekor yükselişle sınırlı değil. Londra’da sadece plak satışı yapan dükkanlarda da artış göze çarpmaktaymış.
1996’dan bu yana plağın tekrar yükselişe geçmesinde en büyük etken ise Pink Floyd’un yeni albümü “Endless River” olmuş. İngiltere’de çıkışının birinci haftasında 6 bin satış yapan Pink Floyd, bu yılın en çok plak satışı yapan üç grubundan biri. İkinci sırada Jack White “Lazeretto” albümüyle yer alıyor. Jack White’ın ABD’deki plak satışı ise çıktığı haftada 40 bin ile rekora oturuyor. İngiltere’de bu yılın en çok satış yapan plağı ise Artic Monkey’in son albümü olmuş.

ABD’de de Plak yükselişte
İki ay öncesinin bu gelişmesinden sonra dün Rolling Stones dergisinin internet sitesinde yazan bir haberde plağın ABD’deki durumunu “Plak satışlarında şaşırtıcı yükselme” sözleriyle duyuruyordu.
 Geçen yıl ABD’de müzik mağazalarında plak satışlarında yüzde 52lik bir artışa yükseldiği açıklandı. Ancak bu gelişmeye rağmen Amerika’daki müzik endüstrisi bu konuda Avrupa gibi nevesli değil, biraz temkinli yaklaşıyorlar. 
Amerika’da da geçen yılın en büyük plak satışı Jack White’ın “Lazaretto” albümünde görüldü. Albüm 86 bin satışla 2014’ün en yüksek satış yapan albümü oldu.

Bu yükselişe rağmen ABD müzik sanayi temkinli durarak, “Bu yükselişin seyrine kapılıp, plağa dönmek duygusal bir yaklaşım olabilir” düşüncesinde. Zira yükselen satışların bazı müzikalite arayışı yüksek isimlerde olduğu daha tüketime yönelik, popüler işlerde yükselişin gözlenmediğini ekliyorlar.
 Plak satışlarındaki artışları sadece çok ilgili bir kesimde gördüklerini söyleyen müzik şirketleri dinleyicinin internetten müzik yüklemelerinin olduğu bir dönemde plak satışlarının tüm tüketiciyi kapsamayacağını söylüyorlar. CD satışlarının geçen yılda yüzde 15 düşerken, dijital formatlarda da yüzde 15.5 düşüş olduğunu ama buna mukabil olarak Spotify gibi internet dinleme sitelerinde ise yüzde 54’lük bir yükselişin kaydedildiğini belirtiyorlar
 “Plağı kişisel beğeni seviyeleri yüksek olanlar talep ediyor.” diyen ABD’li yapımcılar, plak satışındaki artişın tüme çok etki edeceğini sanmadıklarını söylüyorlar.
Bunun yanısıra küçük ölçekli ve bağımsız müzik şirketleri ise plak satışının artışına gelecekte yatırımcı olarak daha sıcak baktıklarını ama bunun için kesin bir şey söylemek için de erken olduğunu belirtmeden edemiyorlar.

Bizdeki durum
Ülkemize baktığımızda da Pink Floyd’un son albümü kısa bir sürede plak olarak yüksek sayıda alıcı buldu ve stoklar tükendi. Plağın fiyatının CD’ye oranla hayli yekünlü olması ve talep sahiplerinin hatırı sayılır bir genç dinleyiciden oluşması düşünülürse bu hiç de azımsanacak bir gelişme değil.
Yazıya bakıp, teknoloji karşıtlığı türünden bir kanı elde edilmesin. Teknolojinin gelişmesi insanlık açısından kıvanç verici bir durumdur. Ancak bunun temelindeki bilimi göz ardı edip, herşeyi küresel sermeyanenin çıkarına akıtmak insanlığı bilimden ve sanattan uzaklaştırmaya başlıyor. Bundan nasibini müzikte kaçınılmaz bir şekilde alıyor. İnsanların gerçek değerlerle buluşacağı bilime, akla ve sanata bir nefes gibi ihtiyaç duyacakları zaman insanlık adına da güzel gelişmeler başlayacak. Plağın yeniden yükselişe geçisi biraz da bu özlemin ilk sinyalleri gibi.

APTULİKA

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...