6 Kasım 2014 Perşembe

The Cream’ın Jack Bruce’u



1960’larda 3 yıl içinde yaptıkları 4 stüdyo albümü ile rock tarihinin zirvesine oturan The Cream’in basgitaristi ve vokalisti Jack Bruce’ı 25 Ekim 2014 günü kaybetmiştik. Geçen haftaki Blues Perişan radyo programında onun çalışmalarından bir bölüm oluşturmuştuk. Bu haftada Jack Bruce'a tümüyle ayrılmış bir program yayınlanacak. 



Blues Perişan her perşembe saat 22.00'den 00.00'e kadar Rock FM 94.5'te internetten canlı dinlemek için



Geçmiş yıllarda bir arkadaşımla en iyi rock formatının üçlü (trio) gruplardan oluştuğunda hem fikir olmuştuk. Bu kanaatten öyle emindik ki, eski plakçıları gezerken adını sanını duymadığımız gruplar eğer ki üç kişiden oluşuyorsa sorgusuz, sualsiz alırdık. İşin ilginç yanı ise hiç bir zaman bizi hayal kırıklığına uğratana da bugüne kadar rastlamamıştık. Rush, ZZ Top, ilk zamanlar Motorhead gibi trio rock grupları güçlü ve sert soundlarıyla her dönem ilgi çekici olmuştur. Sonraları bu üçlülerin caz müziğinde de en iyi tınıları verdiğini görecektik.
Trio rock gruplarından bahsedince 60’ların harikası The Cream’ı unutmak, afedilmeyecek bir eksikliktir. 70’lerden bu güne kadar gördüğümüz “Süper Grup” (Futboldaki “Rüya takım” gibi bir tanım)  kavramının ilk gün yüzüne çıkışı gibidir, The Cream. Gitarda Eric Clapton, davulda Ginger Baker ve basgitarda Jack Bruce’dan oluşan İngiliz rock üçlüsü The Cream, 1966’dan 1968’e kadar yaptığı çalışmalarla rock tarihinin en üst sıralarına oturacaktı. Onlar hard rock ve saykodelik rock çizgisini blues’u özümseyerek, yerine taklidi mümkün olmayacak bir farklılık ortaya koymuşlardı. İlk dinleyişte çok basitmiş hatta dönemin popüler işlerinin bir benzeriymiş gibi görünen sadelik, derinlikli dinleyişlerde cevhere ulaşmamızı mümkün kılacaktı. Blues terbiyesini özümsemiş gitar çalışıyla Eric Clapton, caz etkili ama sert davul çalış tekniği ile Ginger Baker, güçlü, kırbaç gibi patlayan ama bir o kadar da duygu yüklü sesi ve bariton dolgunluğunda kreşendoların sağanak yağmur gibi aktığı basgitarıyla Jack Bruce, 60 yıllarda rock’ın ilerki yıllarının temelini atıyorlardı.

Trio’ların zirvesi
3 yıl içinde yaptıkları 4 stüdyo albümü ile rock tarihinin zirvesine oturan The Cream’in basgitaristi ve vokalisti Jack Bruce’ı 25 Ekim 2014 tarihinde yitirecektik. Bu yıl yeni bir albüm de yapan usta müzisyen 71 yaşındaydı ve karaciğer rahatsızlığı sonucu hayata veda edecekti.
İskoçya doğumlu Jack Bruce küçük yaşlarda ve konservatuar eğitimiyle müziğe başladı. Daha sonra Royal Scottish Akademi’nin müzik ve drama okulunda cello ve müzikal kompozisyon üzerine eğitim aldı. Sanatçı ilk olarak kontrbas kullanıyordu ve kendini İngiliz cazı’nın göbeğinde bulacaktı. O dönem 60’ların başıydı ve Britanya adası’nda Britih Blues’ın kökleri yeşeriyordu. İşte bu ortamda Bruce’ı İngiliz Blues’ının babası Alexis Korner’ın grubu Blues Incorporated’da görecektik. Bu grupta İngiliz cazı’ndan gelip blues’ın temelinde öncü görevler üstlenen orgcu Graham Bond, saksofoncu Dick Heckstall-Smith’le çalışacaktı. Bu grupta bir başka genç isim de Ginger Baker’dı. Bu iki genç daha sonra da Graham Bond Organisation grubunda çalışacaklardı. İngiliz Blues’ının bir başka okulu olan John Mayall’ın grubu Bluesbreakers’ın genç gitaristi Eric Clapton’la Baker ve Bruce yolları kesişince dünyanın en büyük rock triosu The Cream’ın temelleri atılacaktı.

Rock’tan Caz’a, Blues’tan Klasik müziğe
1968’de The Cream dağıldıktan sonra da Jack Bruce’ı solo çalışmalarıyla görecektik. Zaman içinde hard rock, caz, blues, fusion hatta klasik müzik alanına varıncaya kadar başarılı işlere imza atacaktı. 2012’de Küba’nın başkenti Havana’ya giden Jack Bruce, gitarist Phill Manzera ile birlikte Kübalı müzisyenlerle birlikte çalarak, emperyalizm tarafından ambargoya marıquz kalan sosyalist Küba’ya destek vermişti.
Rock basgitarında bir kilometre  taşı olan Jack Bruce, aynı zamanda kontrbasa da bir caz müzisyeni donanımında hakimdi. Gene aynı şekilde klasik müzik enstrümanı olan çellonun da virtuözüydü. Bütün bu meziyetlerine ek olarak keyboard, armonika ve gitar da çalan Bruce duygusu güçlü bir vokal, iyi bir besteci ve de şarkı sözü yazarıydı. 

Son nefesine kadar verimli

Jack Bruce 70 yaşından sonra da verimliliğini sürdürdü. Onun ölümünden 6 ay önce (Mart 2014)de “Silver Rails” isimli 14. Stüdyo albümü piyasaya çıkmıştı. Efsanevi Abbey Road stüdyolarında kaydedilen albümde, 10 başarılı şarkı yer alırken, konuklarıyla da bir müzisyen resmi geçidi gibiydi. Albümün konuk listesinde gitaristleri sayarsak, Scorpions’un ilk kadrosunda yer alan gitar sihirbazı Uli Jon Roth, Whitesnake’ın ilk dönemindeki usta ismi Bernie Marsden, Procol Harum’dan Robin Trower, Roxy Music’ten Phil Manzanera. Muhteşem konuklar arasında New York’un entelektüel caz müzisyenlerinden John Medeski’yi orguyla dinliyoruz. Albümde yer alan  "Hidden Cities" de ise Jack Bruce’ı kızı Kyla ile birlikte dinliyoruz.
Aptülika

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...